Rokoko Dönemi - Art Of Historia

Rokoko Dönemi

 Rokoko

1715 – 1774 yılları arasında aydınlanma çağında ortaya çıkan Rokoko sanatı, daha çok dekorasyona yönelik olduğu için, bazı kaynaklarda ayrı bir üslup olarak yer alamayıp, Barok sanatın geç dönemi olarak anılmaktadır.

Rokoko’nun sadece bir süsleme ögesi olarak görülmeye başlaması, aslında sakıncalı bir tutumdur. Sanatın anlatım olanaklarını alabildiğine kısıtlar, onu gerçeklerden koparıp yavanlaştırır. Bu yüzden kimi sanat tarihçileri, resmin bezemeye, heykelin porselen biblolara dönüştürüldüğü Rokoko sanatını bir çöküş üslubu diye tanımlarlar. Yine de özellikle Fransa sarayı ve soylular çevresinin bazı yetenekli ressamları bu üslubu da özgün bir sanat düzeyine çıkarmayı başarmışlardır.

Bu dönemde göz alıcı giysili hafif meşrep hanımların, peruklu, fraklı çapkın erkeklerin gönül ilişkileri günlük yaşamın olduğu gibi sanat yapıtlarının da başlıca konusu haline gelmiştir. Dönemin portre sanatı bile bu beğeniye uymuştur. Boucher’in Madam Pompadour Portresi, Fransa Kralı’nın şatafatlı giyimi aşırı makyajıyla bir taş bebeği andıran metresinin salt fiziki güzelliklerini yansıtmaktadır. 

Salıncak

fragonard’ın Salıncak adlı yapıtında bir park köşesinde çapkınca eğlenen bir çift görülmektedir. Hanımın fırlayan pabucu, açılan eteği bu dedikodulu yaşama ince bir nükte katmaktadır.

Antoine Watteau, Gilles 1718-19, Tual üzerine yağlıboya.








Rokoko, Fransa’da daha çok soyluların savunduğu ve sahip çıktığı bir akım olmakla birlikte, hazcılığı sembolize eder. Dönemin soylu ve aristokrat kesiminin zevkini yansıtan Rokoko, Barok sanatın gösterişinden uzak, sade ve zariftir. Bu süsleme biçiminde C ve S şekillerinin yanı sıra, deniz kabuğu motifleri ve bitkisel motifler kullanılmıştır. Bu akımda, derinlikten çok, güzellik ön plandadır. Rokoko, Barok sanatın hem zirvesi hem de çöküşü olarak görülür. Barok mimarisindeki ağır ve ciddi yapıtlardan sonra sanatçılar daha hafif bir tarza yöneldiler. Barok mimarideki dindarlık yerini dindışı mimariye bıraktı. Saraylardaki salonlar, duvardaki tablodan mobilyaya, duvar kâğıdından kadınların mücevherlerine kadar Rokoko akımının etkisine girdi. Dekorasyon, tavan, duvar, köşe süslemeleri dışında porselen, mobilya, seramik gibi alanlarda da Rokoko etkisini gösterdi ve bu işlerde sanatçılar, motifin her yerini en ince ayrıntısına kadar işlediler.

Topkapı Sarayı’nın giriş kapısı ile Ayasofya arasında bulunan III. Ahmet Çeşmesi, Lale Devri’nde inşa edilen bir yapıdır. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın önerisiyle III. Ahmet tarafından mimar Mehmet Ağa’ya, 1729 yılında yaptırılmıştır. Türk rokoko tarzının en güzel örneklerinden olan bu çeşmenin köşeleri, yumuşatılmış dikdörtgen planlıdır. Köşelerde sebiller bulunan çeşme, üzeri ahşap saçaklı bir çatı ile kapatılmıştır. Simetrik bir yapı olan çeşmenin üst örtüsünde dıştan görülebilen kubbeler, görsel zenginlik için yapılmıştır. Çeşme, rokoko sanatını yansıtan bitkisel motifler, bezemeler ve mukarnas gibi mimari işlemelerle estetik bir görünüm kazanmıştır. Uzun vazolar içine yerleştirilmiş çiçek motifleri batılılaşma ile Osmanlı bezemesinde görülmeye başlamıştır.

III. Ahmet Çeşmesi

Rokoko Sanatçıları

Dekoratif resimde Watteau ve the Féte Galante’in varisi Madame de Pompadour’un en sevdiği ressam olan François Boucher’dir (1703–1770). Çalışmaları, stilin en bilinen örneklerinden biri haline gelen şehvetli Toilette de Venus’dür (1746). Boucher, zamanın tüm türlerine katılmıştır, duvar halıları tasarlamış, porselen heykel modelleri yapmış, Paris operası için dekorlar ve Saint-Laurent Fuarı için dekor tasarlamıştır.

Fête Galante tarzındaki diğer önemli ressamlar Nicolas Lancret ve Jean-Baptiste Pater’dir. Stil özellikle, 1735’te tamamlanan Versailles Sarayı’nda Herkül Salonunun tavanının zengin dekorasyonunu boyayan François Lemoyne’yi etkilemiştir. Boucher, Pierre-Charles Trémolières ve Charles-Joseph Natoire tarafından cesur ve mitolojik temalarla yapılan resimler, Paris’te Hotel Soubise’nin (1735-40) ünlü salonunu süslemiştir.

Diğer Rokoko sanatçılarına şunlardır; Jean François de Troy (1679–1752), Jean-Baptiste van Loo (1685–1745), oğulları Louis-Michel van Loo (1707–1771) ve Charles-Amédée-Philippe van Loo (1719–1795), kardeşi Charles-André van Loo (1705–1765) ve Nicolas Lancret’dir (1690–1743). Avusturya ve Güney Almanya’da, Rokoko tarzı üzerinde en büyük etki İtalyan resmidir. Oğlu Giovanni Domenico Tiepolo tarafından yardım gören Venedikli ressam Giovanni Battista Tiepolo, Würzburg Rezidansı için (1720-1744) fresk boyaması amacıyla davet edilmiştir. Bavyera rokoko kiliselerinin en tanınmış ressamı, Wieskirche’nin tavanını boyayan


Johann Baptist Zimmermann’dı (1745-54).
Venüs’ün Doğuşu

Komedi Dünyası

Yorum Gönder

0 Yorumlar